Episodios

  • KÜÇÜK İSKENDER / BİR NEDENİ YOK YALNIZCA ÖPTÜM
    Jul 9 2024
    Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş hüzünlerin geceleri dinlenmeye müsait şarkılarla şahlandığını anlatamadım. Evet, bilmiyordum. Bilmiyordum, kelimelerden arınmış bir cümle kurar gibi sevişmeyi. Sevişirken sözlük kullanıyordum hala. Ama, seni seviyordum. Ve sevdiğimi, sevgimi anlatma telaşıyla, hata üstüne hata yapıyordum sana. Sana yaklaşamıyordum. Yasaklanmıştın adeta. Çiğnemeye çalıştığım bir yasak olsan da, uzak dursan da, o korkunç şeklini korusan da, fark etmiyordu hiçbir şey. Küçük bir ateş. Küçücük bir ateştin sen. Sönmekten ürken bir ateş. Bir su damlasıyla bütün görkemini kaybedebilecek bir ateş. Aşkın mecali kalmamıştı. Sessizce sokuldum yanına. Acıyla irkildin. Gülümsedim. Gülümsememe anlam veremedin elbette. Kimdi bu? Ne istiyordu? Tanımadığın biri. Hatıralarını darmadağın etmeyi planlamış bir yabancı. Fuzuli bir beden; karşındaki. Usulca uzandım, Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm. KÜÇÜK İSKENDER
    Más Menos
    17 m
  • ÖZDEMİR ASAF / YALNIZIN DURUMLARI
    May 28 2024

    IHer şeyi süpürebilirsin;Sonbaharı süpüremezsin.Sen her şeyi süpürebilirsin;Sonbaharı süpüremezsin.YalnızsaSürekli bir sonbaharıSüpürür hep.Düşünemezsin.

    II.YanarSobasındaYalnızınÜşüyenBakışları.LambasındaKaranlığa donukBir ışıkTitrerSönük-sönük.PenceresiDışına kapanmıştır,Kapısıİçine örtük.

    III.YalnızBin yıl yasarKendiniBir anada.

    IV.YalnıznNesi var, nesi yoksaTümü birdenbiredir.

    V.YalnızBir ordudurKendi çölündeSonsuz savaşlarındaHep yenenKendi ordusunu.

    VI.YalnızınSakladığı bir şey vardır;Boyuna yerini değiştirir,Boyuna onu arara.Biri bulsa diye.

    VII.YalnızHem bilgesi,Hem delisidirKendi dünyasının.Ayrıca;Hem efendisiHem kölesidirKendisininTadını çıkaramazGörecesiz dünyasındaHiçbirinin

    VIII.YalnızSürekli dinleyendirSöylenmemiş bir sözü.

    IX.Sözünde durmasıYalnızın yalancılığıdırKendisine.Hep yüzüne vurur utancı.O yüzdenGözlerini kaçırırGözlerinden.

    X.Yalnızın odasındaİkinci bir yalnızlıktırAyna.

    XI.YalnızHep uyanırİkinci uykusuna.

    XII.YalnızKendi bencininsen’idir.

    XIII.Bir sözde saklanmış bir yalanıBir gözde okuduğundanBakmaz kendi gözlerine bile.

    XIV.Hep susadığındaOKendi çölündedir.

    XV.Kendi öyküsünüNe anlatabilenNe de dinleyebilen.Kendi türküsünüNe yazabilen,Ne söyleyebilen.

    XVI.Bir zamanlar güldüğünüAnımsarda...Yoğurur hüzünün çamurunuAvuçlarında.

    XVII.YalnızAranan tek görgü tanığıdırYargılanmasındaKendi davasının...Her duruşması ertelenirKavgasının.

    XVIII.YalnızHem kaptanıHem de tek yolcusudurBatmakta olan gemisinin.Onun içinNe sonuncu ayrılabilirGemisinden,Ne de ilkin.

    XIX.Yalnızın adı okunduğundaOkulda ya da yasamdaKimse'Burda'diyemez ..AmaYok da..

    XX.Uykunun duvarında başladı...Önceleri bir toz gölgesi sanki;Sonra bir yumak yun gibi.Ama simdi iyice görüyorÖrümceğin ağınıGün gibi

    XXI.YalnızDuymuş olduğunun sağırı,Görmüş olduğunun koruDurÖlür ölür ölürÖldürür öldürür öldürürDuyduklarını unutur,Duyacaklarını düşünür.

    XXII.Yalnızın adınaHiç kimse konuşamaz..OKendi kendisininSanığıdır.

    XXIII.YalnızÖnceden sezerSonra olacaklarıPaylaşacak biri vardır;Anlatır anlatır onaOlanları, olmayacakları.

    XXIV.Her lekeKendisiyle çıkar.


    Más Menos
    5 m
  • ÜMİT YAŞAR / SAHİBİNİ ARAYAN MEKTUPLAR / 14.MEKTUP
    May 17 2024
    14. MEKTUP ilk defa göz göze geldiğimiz anı hatırlıyor musun? kaçamak bir buluşmasıydı bu gözlerimizin. seni istiyordum, biliyordun... bakışların duygulu, anlayışlıydı, özlemliydi zaman zaman. bakışların bir şarkı söylüyordu hiç bilmediğim. seni dinliyordum, bakışlarını dinliyordum. dağbaşında apansız karşıma çıkan bir pınardı sanki gözlerin. eğilip su içmek istiyordum kirpiklerinin arasından. içimde yaktığın ateşi söndürmek istiyordum. ama o ateş gitgide büyüdü işte! şimdi biraz da sen yan artık, benim yanacak yerim kalmadı. inanamıyorum, sen var mısın? inanamıyorum bir türlü. tuttuğum ellerin mi? öptüğüm dudakların mı? kim bilir? belki de yoksun, berbir rüyâ görüyorum, biraz sonra uyanacağım. herşey ansızın silinecek. ne saçların kalacak ortalıkta, ne gözlerin. yine kahrecici yalnızlığıma döneceğim. biraz daha yıkılmış, biraz daha sensiz. o gün ilk defa seni gördüm. düşün, sen dünyaya geleliberi kaç yıl geçmiş aradan. düşün, ne kadar çok özlemiştim seni. öyleyse hiç gitme, ne olur? vereceğin her kedere razıyım. acıların en büyüğünü sen tattır bana, zehirlerin en şiddetlisini senin elinden içeyim. ama gitme ne olur? dudaklarım kurumuştu, içim yanıyordu. suya hasret, kurumuş bir ot gibiyimdim. yağmur olup yağdın üstüme, yaşardim, filizlendim. sonra güneş oldun, hayat verdin bana, koku verdin, renk verdin. şimdi bırakıp gidersen bir daha ve son defa yine kuruyacağım, dağılıp toz olacağım anlıyor musun? çünkü senden sonra kimse gelmeyecek, biliyorum. kimseler çalmayacak kapımı. gidersen beni bana mahkûm edeceksin, keşke ölsem diyeceğim o zaman, keşke ölsem! şimdi sendeyim, seninleyim, seni yaşıyorum. beni bana bırakma! senden bir parçayım artık, belki de baştanbaşa sen oldum farkında değilsin. beni bana bırakma! sen olduğun için mutluyum. sen olduğum için de. istersen ben olma. hiç benim olma. ama bırakma beni ne olur? beni, bana bırakma!
    Más Menos
    3 m
  • SABAHATTİN ALİ / RÜZGAR
    May 17 2024
    Arzularım muayyen bir haddi aşıncaVe kulaklar sözlerime sağırlaşıncaBir ihtiras duyup vahşi maceralaraÇıkıyorum bulutları aşan dağlara.Tanrıların başı gibi başları diktir,Bu dağları saran sonsuz bir genişliktir,Ben de katıp vücudumu bu genişliğe,Bakıyorum aşağılarda kalan hiçliğe.Bu dağların bir rakibi varsa rüzgardır.Rüzgar burda tek başına bir hükümdardır.Burda insan duman gibi genişler, büyür.Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür.Buralarda her düşünce sona yakındır,Burda her şey bizden uzak, ‘O’ na yakındır.Burda yoktur insanların düşündükleri,Rüzgar siler kafalardan küçüklükleri.Yanağıma çarpar geniş kanatlarını,Ve anlatır mabutların hayatlarını.Arasıra kulağını bana verdi mi,Ben de ona anlatırım kendi derdimi.‘Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgar!Benim artık yalnız sana itimadım var.Gelmiş gibi uzaktaki bir seyyaredenYabancıyım bu gürültü dünyasına ben.Etrafımın sözlerine aklım ermedi,Etrafım da bana asla kulak vermedi.Senelerden beri hala anlaşamadık,Ben de kestim anlaşmaktan ümidi artık.Gözlerimde hakikati sezen bir nurlaEtrafımı süzüyorum biraz gururla.Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünyaEn büyük şey, en asil şey küçülür burda.Burda yalan para eden biricik iştir,Burda her şey bir yapmacık, bir gösteriştir.Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!Kimi gider vatan için can verir, yalan!Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.Şairlerin büyük aşkı fani bir kızdır,Bu dünyada herkes sinsi, herkes cılızdır.Ne hakiki aşktan burda bir çakan vardır,Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,Her büyüklük cüzzam gibi dökülür burda,En muazzam ölüm bile küçülür burda.Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.Zaman zaman mağlup olsam bile etime,İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,İşte rüzgar, şimdi sana sığınıyorum!Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,En asil şey seni buldum kainatta,Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,Ne de süse, gösterişe baktığın vardır.Deniz gibi muamma yok derinliğinde,Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.Bir dev gibi küçük, mızmız sesleri yersin,Allah gibi görünmeden hüküm sürersin.Düşmanıyım ben de cılız güzelliklerin,Rüzgar! Bu dağ başlarında çırpınan serinKanatların gökyüzünde akan bir seldir,Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.Beşerlikten uzaktayım senin ülkende,Senin gibi azamete aşıkım ben de.İşte Rüzgar! Senin gibi ben de deliyim.Islıklarım senin gibi inlemelidir,Herkes beni ürpererek dinlemelidir.Rüzgar! Sana, yalnız sana benzemeliyim.'
    Más Menos
    5 m
  • EYLÜL DEMET KOYLAN VE TUNGA ÇAĞLAYAN'DAN, ÜMİT YAŞAR, HER GÜN SENİNLE
    Apr 3 2024
    MİHRİBAN'A ŞİİRLER / HER GÜN SENİNLE Güzel olan Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak Erimek yarını olmayan zamanlarda Durdurmak bir yerde bütün saatleri Bütün kuralları kırıp parçalamak Sonra varmak o yerlere Mevsimlere dur demek Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere Delicesine içmek Ve unutabilmek her şeyi ansızın Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak Güzel olan Sevmek seni Tanrılar gibi Seninle Tanrılaşmak... Bir gün bu akan sele dur diyeceğim, göreceksin Ne bu şehir kalacak Ne bu duygusuz sürü Bu korkunç kalabalık Her vapur seni getirecek bana Bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim Kapılar sana açılacak Senin için söylenecek şarkılar Şiirler senin için yazılacak Her evde bir resmin Her meydanda bir heykelin olacak Ve sen kimi gün bir rüzgar gibi Kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi Kopup ötelerden, ötelerden Yalnız bana geleceksin Bir gün bu akan sele dur diyeceğim göreceksin. Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm Sende buldum erişilmez hazları Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan Duyguların en ölmezini sende duydum Susuzluğum dudaklarında dindi Yalnızlığım ellerinde Çoğu gün unuttum açlığımı Sende doydum... İlk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun Anladım yaşadığımı her nefes alışta Seninle geçtim bütün zamanlardan Seninle var oldum Eridim seninle bir sonsuz çalkanışta. Boynunda bir yer vardır, ben bilirim Ne zaman oradan öpsem, Değişir gözlerinin rengi Yanar dudakların, terler avuçların Dökülür kapkara aydınlık gibi Omuzlarına saçların Gitgide artar kalbinin vuruşları Bir musiki halinde dünyamı doldurur Ansızın bütün sesler kesilir Zaman durur Bir baş dönmesi başlar o en yükseklerde Her gün seninle yeniden var oluruz Eriyip kaybolduğumuz yerde... Sesini duymadığım gün Yaşanmış değil Açan çiçek değil Öten kuş değil Yüzünü görmediğim gün İçimde yıldızlar sönük Güneşler güneş değil Seni sevmediğim gün Seni anmadığım gün Olacak iş değil... Her günüm seninle geçsin O güneşe en yakın Kimsenin varamayacağı bir dağ başında Uçsuz bucaksız uzak denizlerde İnsan ayağı değmemiş ormanlarda Uzaklarda, en uzaklarda O gemilerin uğramadığı limanlarda Işığım ol, alınyazım ol benim Vatanım ol, evim ol Yeter ki bir ömür boyu benim ol Her günüm seninle geçsin.. ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
    Más Menos
    4 m
  • ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN / MİHRİBAN'A ŞİİRLER / HER GÜN SENİNLE
    Mar 24 2024
    MİHRİBAN'A ŞİİRLER / HER GÜN SENİNLE Güzel olan Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak Erimek yarını olmayan zamanlarda Durdurmak bir yerde bütün saatleri Bütün kuralları kırıp parçalamak Sonra varmak o yerlere Mevsimlere dur demek Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere Delicesine içmek Ve unutabilmek her şeyi ansızın Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak Güzel olan Sevmek seni Tanrılar gibi Seninle Tanrılaşmak... Bir gün bu akan sele dur diyeceğim, göreceksin Ne bu şehir kalacak Ne bu duygusuz sürü Bu korkunç kalabalık Her vapur seni getirecek bana Bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim Kapılar sana açılacak Senin için söylenecek şarkılar Şiirler senin için yazılacak Her evde bir resmin Her meydanda bir heykelin olacak Ve sen kimi gün bir rüzgar gibi Kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi Kopup ötelerden, ötelerden Yalnız bana geleceksin Bir gün bu akan sele dur diyeceğim göreceksin. Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm Sende buldum erişilmez hazları Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan Duyguların en ölmezini sende duydum Susuzluğum dudaklarında dindi Yalnızlığım ellerinde Çoğu gün unuttum açlığımı Sende doydum... İlk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun Anladım yaşadığımı her nefes alışta Seninle geçtim bütün zamanlardan Seninle var oldum Eridim seninle bir sonsuz çalkanışta. Boynunda bir yer vardır, ben bilirim Ne zaman oradan öpsem, Değişir gözlerinin rengi Yanar dudakların, terler avuçların Dökülür kapkara aydınlık gibi Omuzlarına saçların Gitgide artar kalbinin vuruşları Bir musiki halinde dünyamı doldurur Ansızın bütün sesler kesilir Zaman durur Bir baş dönmesi başlar o en yükseklerde Her gün seninle yeniden var oluruz Eriyip kaybolduğumuz yerde... Sesini duymadığım gün Yaşanmış değil Açan çiçek değil Öten kuş değil Yüzünü görmediğim gün İçimde yıldızlar sönük Güneşler güneş değil Seni sevmediğim gün Seni anmadığım gün Olacak iş değil... Her günüm seninle geçsin O güneşe en yakın Kimsenin varamayacağı bir dağ başında Uçsuz bucaksız uzak denizlerde İnsan ayağı değmemiş ormanlarda Uzaklarda, en uzaklarda O gemilerin uğramadığı limanlarda Işığım ol, alınyazım ol benim Vatanım ol, evim ol Yeter ki bir ömür boyu benim ol Her günüm seninle geçsin.. ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
    Más Menos
    5 m
  • RÜYA VE MANA / YAZAN VE SESLENDİREN, TUNGA ÇAĞLAYAN
    Mar 23 2024

    RÜYA VE MANA


    Geceydi, rüyaydı gün ışığına el veren:

    Başımda dikenli dallardan bir taç,

    Yüzümün mağrur ovasında,

    Kandan akarsular süzülüyordu.

    Ruhsuz ellerin kırbaç izleriyle

    Kabarmış deri parçaları

    Artık etimi örtmüyordu.

    Kıpkızıl boyalı elbisemle, İsa’ydım;

    Son misyonunu gerçekleştirmek için

    Acılar çeken, herkesin gözü önünde…

    O yüzden midir, sabah uyandığımda

    İğne gibi başımı delen saç diplerim!

    Anlamsız kaşıntılar bedenimde…

    Kim bilebilir, belki de;

    Günümüzü rüyalar belirliyordur;

    Aynı böyle.

    Más Menos
    1 m
  • K.Tunga Çağlayan'dan Ümit Yaşar Oğuzcan / Sana Bir Tanrı Getirdim
    Mar 23 2024
    Ümit Yaşar Oğuzcan'ın 'Sana Bir Tanrı Getirdim' şiir.
    Más Menos
    8 m