• Hamid-i Aksarayi (Somuncu Baba) Hazretleri 3. Bolum

  • Jul 4 2023
  • Duración: 21 m
  • Podcast

Hamid-i Aksarayi (Somuncu Baba) Hazretleri 3. Bolum

  • Resumen

  • Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında Anadolu’da yetişen evliyânın ve âlimlerin büyüklerinden. “Somuncu Baba” lakabıyla tanındı. 750 (m. 1349) senesinde Kayseri’de doğdu. Babasının ismi Şemseddîn Mûsâ’dır. Tefsîr, fıkıh ilimlerinde ve tasavvufda çok yükseldi. Hızır aleyhisselâm ile sohbet ederdi. 815 (m. 1412) senesinde Aksaray’da vefât etti. İlk tahsilini babasından aldı. Babasının vefâtından sonra Şam’a giderek, “Hankâh-ı Bâyezîdiyye” de ilim öğrendi. Tasavvuf yoluna girdi. Orada pekçok velîlerin sohbetlerine katıldı. Burada Üveysî olarak, ma’nevî yol ile Bâyezîd-i Bistâmî’den feyz aldı. Hâmid-i Aksarâyî, Şam’da bir müddet ilim tahsilinde bulunduktan sonra, Tebrîz yakınlarında “Hoy” kasabasında bulunan Hâce Alâeddîn-i Erdebîlî hazretlerinin huzûruna gitti. Burada hocasına bütün gayretiyle hizmet ederek, ilim öğrendi. Tasavvuf yolunda üstün derecelere kavuştu. Alâeddîn-i Erdebîlî, birgün Hâmid-i Aksarâyî’ye; “Artık bizden öğrendiğin ilmi, Allahü teâlânın dînini, insanlara öğretmek üzere Anadolu’ya git!” buyurdu. Ona böylece, insanları yetiştirmek için icâzet verdi. Hocasının bu sözleri, ba’zı anlayışı kıt, hased edici, kimselerin, içlerinden Hâmid’e buğz etmelerine sebep oldu. Hâce Alâeddîn, Hâmid-i Aksarâyî’yi bütün talebeleriyle birlikte, “Şemseddîn-i Tebrîzî Makamı” denilen yere kadar uğurladı. Hâmid-i Aksarâyî veda edip yanlarından ayrılınca, hased edenlerin de bulunduğu topluluğa dönerek; “Hâmideddîn’in arkasından, gözden kayboluncaya kadar bakınız. Eğer dönüp bizden tarafa bakarsa, Anadolu’da onun ilminden istifâde ederler. Şayet bakmazsa, onun ilminden hiçkimse istifâde edemez” buyurdu. Orada bulunanlar merakla Hâmideddîn’in arkasından bakmaya başladılar. Bu hâli cenâb-ı Hakkın izniyle anlayan Hâmid-i Aksarâyî, gözden kaybolmadan önce iki defa arkasına baktı. Böylece onların hasedlerini giderdi. Büyük bir âlim ve veliyy-i kâmil olarak Kayseri’ye döndü. Hâmideddîn hazretleri, Kayseri’de insanlara Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını öğretmeye başladı. Talebeleri, ondan feyz almağa, hasta kalblerine şifâ olan nasîhatleriyle, sohbetleriyle şereflenmeğe başladılar. Hâmideddîn, birgün çok sevdiği talebelerinden Şücâ-i Karamânî’yi huzûruna çağırarak; “Ankara’da Nu’mân isminde bir müderris vardır. Onu bulup buraya da’vet ediniz” buyurdu. Şücâ-i Karamânî de hocasının emrini yerine getirmek için Ankara’ya gidip, durumu bildirdi. Müderris Nu’mân hazretleri; “Bu dâ’vete icabet lâzımdır” diyerek, beraberce Kayseri’ye geldiler. Kurban bayramı günü buluştukları için, hocası ona “Bayram” lakabını verdi. Müderris Nu’mân, Hâmideddîn hazretlerini görüp sohbetlerini dinleyince, onun ne büyük bir âlim ve evliyâ olduğunu anladı. Kısa zamanda pekçok kerâmetlerini de görünce, daha çok bağlandı. Onun teveccühleri altında yetişmeğe başladı. Hocasından zâhirî ve bâtınî ilimler öğrenerek kısa zamanda büyük mesafeler katetti. Birgün hocası; “Hacı Bayram! Zâhirî ilimleri ve bu ilimlerde yetişmiş âlimleri ve derecelerini gördün. Bâtınî ilimleri ve bu ilimlerde yükselmiş velîleri ve derecelerini de gördün. Hangisini murâd edersen onu seç!” buyurdu. Hacı Bayram da, velîlerin yüksek hâllerini görerek, kendisini tasavvufa verdi ve bu yolda daha yüksek derecelere kavuşmak için çalıştı. Zamanının büyük velîlerinden oldu. Hâmideddîn hazretleri, ma’nevî bir emir üzerine Tebrîz’e gitti. Tebrîz’den de Anadolu’ya gelip, Bursa’ya yerleşti. Hacı Bayram-ı Velî, sık sık Bursa’ya gelip hocasını ziyâret ederdi. Hâmideddîn hazretleri, Bursa’da bir ümmî gibi hareket edip, ilminin varlığını kimseye söylemedi. Hâmideddîn, Bursa’da bir fırın yaptırdı. Fırınına merkebiyle dağdan odun getirir, onunla ekmekleri pişirirdi. Ekmek küfesini sırtına alarak; “Somun! Mü’minler somun!” diye söyler, geçimini bu yolla sağlardı. Halk, bu fırıncıya “Somuncu Baba” der ve onun pişirdiği ekmeğin lezzetine doyamazlardı. Somuncu Baba ekmek satmaya başlayınca, herkes peşinden koşar, ekmeğini kapışırlardı. Somuncu Baba’nın fırını, Molla Fenârî Mahallesinde, Ali Paşa Çınarı civarında olup, iki gözlü idi. Fırının bitişiğinde de, ibâdet ettiği bir odası vardı. Odanın kıble cihetinde de, nefsini terbiye etmek için kullandığı bir Çilehânesi mevcûd idi. Hâmideddîn hazretleri durumunu Bursa’da kimseye bildirmedi. Hep, halk içinde Hak ile olmağa gayret etti. Somuncu Baba, birgün fırına ekmeklerini sürdü. Pişmesini beklerken, yanına Pâdişâh Yıldırım Bâyezîd Hân’ın dâmâdı Seyyid Emîr Sultan geldi. Elinde bir çömlek vardı. “...
    Más Menos

Lo que los oyentes dicen sobre Hamid-i Aksarayi (Somuncu Baba) Hazretleri 3. Bolum

Calificaciones medias de los clientes

Reseñas - Selecciona las pestañas a continuación para cambiar el origen de las reseñas.