• Anna Tarık Tufan
    Jul 25 2023

    Biz her şeye,
    esirgeyen ve bağışlayan,
    çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
    hep esirgeyen ve hep bağışlayan
    rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.

    büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
    sanayi devriminde bile,
    karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
    çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız
    bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.

    piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde.
    kalbimiz derken,
    ilk gençliğimiz, sakalımız,
    bir kasetin iki yüzüne de ard arda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum
    aslında.
    işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
    insaf et anna!

    gidelim buradan.
    senin masumiyetini,
    bilgelik zamanlarından kalma sırları,
    dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
    hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
    ölelim diyecektim az kalsın.
    ölmeyelim.
    hiç ölmeyelim anna.
    sarılalım diyecektim az kalsın.
    içimden böyle şeyler de geçiyor işte.
    sarılalım, dudakların…
    tamam sustum.

    gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
    şiir kalsın istersen, sadece otursak.
    oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut.
    ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
    yüzüme bak ama anna, yüzüme bak.
    gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
    gözlerim biraz karanlık.
    içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar,
    kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler,sezailer,
    siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi,
    duvarlara uzun dalmışlıklar var.

    gözlerim biraz yorgun.
    içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler,
    bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…
    bekleyişler anna.

    köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela.
    nişanlısı askerde kızlar,
    kızı ölüm orucundaki baba,
    babası tersanede oğul,
    oğlu şizofren anne.

    hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var.
    ama geçecek hepsi, geçecek.
    şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
    gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
    sen adımını attığın andan itibaren
    hira dinginliğine dönüşecek ortalık.

    Tarık Tufan Youtube Videosu: https://youtu.be/esdSbnTCwvg

    Show more Show less
    5 mins
  • Mona Rosa Sezai Karakoç
    Jul 25 2023

    Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
    Kanadı kırık kuş merhamet ister.
    Ah senin yüzünden kana batacak.
    Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

    Ulur aya karşı kirli çakallar,
    Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
    Mona Rosa bugün bende bir hal var.
    Yağmur iri iri düşer toprağa,
    Ulur aya karşı kirli çakallar.

    Açma pencereni perdeleri çek,
    Mona Rosa seni görmemeliyim.
    Bir bakışın ölmem için yetecek.
    Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
    Açma pencereni perdeleri çek.

    Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
    Bende çıkar güneş aydınlığına.
    Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
    Seni hatırlatır her zaman bana.
    Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.

    Zambaklar en ıssız yerlerde açar
    Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
    Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
    Işıksız ruhumu sallar da durur.
    Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

    Ellerin, ellerin ve parmakların
    Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
    Ellerinden belli olur bir kadın,
    Denizin dibinde geziyor gibi.
    Ellerin, ellerin ve parmakların.

    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
    Saat onikidir söndü lambalar
    Uyu da turnalar girsin rüyana,
    Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.

    Akşamları gelir incir kuşları,
    Konarlar bahçemin incirlerine.
    Kiminin rengi ak kiminin sarı.
    Ah beni vursalar bir kuş yerine.
    Akşamları gelir incir kuşları.

    Ki ben Mona Rosa bulurum seni
    İncir kuşlarının bakışlarında.
    Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
    O masum bakışların su kenarında.
    Ki ben Mona Rosa bulurum seni.

    Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
    Henüz dinlemedin benden türküler.
    Benim aşkım uymaz öyle her saza.
    En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
    Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.

    Artık inan bana muhacir kızı,
    Dinle ve kabul et itirafımı.
    Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
    Alev alev sardı her tarafımı.
    Artık inan bana muhacir kızı.

    Yağmurdan sonra büyürmüş başak,
    Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
    Bir gün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
    Yağmurdan sonra büyürmüş başak.

    Altın bilezikler o kokulu ten
    Cevap versin bu kuş tüyüne.
    Bir tüy ki can verir gülümsesen,
    Bir tüy ki kapalı geceye güne.
    Altın bilezikler o kokulu ten.

    Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
    Kanadı kırık kuş merhamet ister,
    Ah senin yüzünden kana batacak.
    Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

    Sezai Karakoç Youtube videosu: https://youtu.be/OaM6M_T_o1k

    Show more Show less
    5 mins
  • Sone 22 William Shakespeare,
    May 13 2023

    Sone 22 (Talat Sait Halman çevirisi) İnandıramaz aynam yaşlandığıma beni, Değil mi ki doğdunuz aynı gün gençlikle sen; Ama örtünce vaktin kırışıkları seni Medet umarım ömrüm bitsin diye ecelden Varlığına o eşsiz güzelliği giysen de Gönlümün urbasından başka şey giyemezsin. Yüreğim sende çarpar, yüreğin çarpar bende: Demek ki bana göre yaşlısın diyemezsin. Onun için, sevgilim, kendine bakman gerek, Nasıl ki ben bir hiçim bakmak dururken sana, Yüreğin bende diye üstüne titreyerek Olmuşum yavrusunu esirgeyen bir ana. Gönlüne bel bağlama gönlümü yok edersen. Geri almak yok diye onu verdin bana sen. . . .

    Show more Show less
    2 mins
  • An’ larJorge Luis Borges
    May 13 2023

    An’lar Sil baştan yaşama şansım olsaydı eğer, oturup saymazdım eski yanlışlarımı. Kusursuz olmaya çalışmaz, rahat bırakırdım yüreğimi. Neşeli olurdum, geçmişte olmadığım kadar, ve elbette çok daha coşkulu olurdu sevdalarım, içine de yeterince ciddiyet katardım. Bu denli temiz, titiz olmazdım hiç, öyle bir şansım olsaydı eğer. Hiç çekinmezdim daha fazla riske girmekten de… Daha çok yolculuklara çıkar, gündoğumlarını kaçırmazdım asla; hele dağlara tırmanmanın, ırmaklarda yüzmenin keyfini… Hiç bilmediğim yerlere giderdim, gidebildiğimce. Doyasıya dondurma yer, boşverirdim kuru nimetlere. Öyle bir şansım olsaydı eğer, dertlerim de yalnızca düşlerin değil, yaşamın gerçeğini taşırdı. İşte onlardan biriydim ben ömrü boyunca hani, her saniyesini verimli kılmaya çalışan insanlardan biri. Ama aynı an’lara yeniden geri dönebilseydim eğer, yalnızca iyi ve güzel olanları tatmak isterdim, mutlu an’ları… Farkında değilseniz hâlâ, öğrenin artık: Yaşam an’lardan oluşur, sadece anlardan, ŞİMDİ’yi yakalayın. Yanında termometresi, bir şişe suyu, şemsiyesi ve paraşütsüz yerinden kıpırdamayan bir insandım ben. Ama yeni baştan yaşayabilseydim eğer, yüksüz, iyice hafiflemiş olarak çıkardım yolculuklara. İlkbahara yalınayak girer, sonbahara dek unuturdum ayakkabıyı. Hiç bilinmeyen yolları keşfeder, tadına varırdım günışığının, Çocuklarla daha çok oynardım, yeniden bir şansım olsaydı eğer… Ama ne çare.. İş işten geçmiş ne yazık ki! 85’indeyim artık ve biliyorum ki… Ölmekteyim. (Çevirmen: Gönül Gönensin) . . .

    Show more Show less
    3 mins
  • Bana Baktın Gözlerinle Louis Aragon
    May 13 2023

    Bana Baktın Gözlerinle (Sait Maden çevirisi) Bana baktın gözlerinle ıssız ufka dek Anılardan yıkanmış gözlerinle Bana baktın saf unutuş olan gözlerinle Bana baktın üzerinden belleğin Başıboş nakaratlar üzerinden Solmuş güller üzerinden Aldanmış mutluluklar üzerinden Yürürlükten kalkmış günler üzerinden Mavi unutuş olan gözlerinle baktın bana Bir şeycikler anımsamıyorsun olan bitenden Sevgilim Anımsamıyorsun insanları görünümleri Gittin kendi kendinden duman dalgaları gibi ………… Sana söz geçmişten konuşmayacağım bir daha Bugün adımlarından başlıyor her şey Bir kıvrımıdır giysinin bana yaşamaktan kalan Başka şeyin yeri olmadı seni buluyorum en sonunda ben Sevgilim sevgilim inanıyorum sana

    Show more Show less
    2 mins
  • HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Ahmed ARİF
    May 13 2023

    HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... .

    Show more Show less
    2 mins
  • Eğer CAN YÜCEL
    May 13 2023

    O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, Arkalarında doldurulması Mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, En güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, Çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, İnsan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, Hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, Kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, Öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de Kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, Son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, Meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, Beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, Tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, Yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, Son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, Her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, Dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, Namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, Dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, Sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, Kulağına okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, Kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, İhanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı sahiller, Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, Ya canım ellerini tutmak isterse... . . .

    Show more Show less
    4 mins
  • İstemem -Fatih Sultan Mehmet' in şiiri [Hz Muhammed' e yazılan şiir]
    May 13 2023

    İSTEMEM Sen kokmayan gülü neyleyim, Neyleyim sensiz baharı? Sen doğmayan günü neyleyim, Neyleyim sensiz ben dünyayı? Senin tenine değmeden gelen yağmuru istemem meltemi istemem. Seni parlayacaksa parlasın yıldızlar, Sana yanmayan yıldızı semalarda istemem. Bülbüller söyleyecekse seni söylesin, Senden okumayan bülbül olsa dinlemem. Özlemim sen olacaksan yansın yüreğim, Sılası sen olmayan gurbeti istemem, vatanı istemem. Bir ateş yakacaksa beni kalbimden, Senin aşkının ateşi yaksın, Senden gayrı başka bir aşkla kül olursa kalbim, Bu kalbi istemem, ateşi istemem, koru istemem. Seni göremediğim vahalar bedevilerin olsun, Ben senin çölünü isterim, suyu istemem. Sana çıkacaksa durmaz yürürüm, Sonu sen çıkmayan yönü istemem, yolu istemem. Ben gönüllü bir köleyim, kulağımda küpem. Kalbini fethedecekse geçerim bin Sina’yı birden. Yoksa neyime? Bu fethi istemem, Mısır’ı istemem, cihanı istemem. Ben Sultan Fatihim, önündeyim İstanbul’un. Yakarım bu şehri yüzünde bir tebessüm için. Yoksa gül yüzünü güldürmeyen sultanlığı istemem, İstanbul’u istemem. Ben bir garip yunusum, yazdığım sensin, yandığım sen. Senden gayrı bir aşka ben kalemi istemem, kağıdı istemem. Ben senin ümmetinim, sensin benim efendim. Senden gayrı, senden başka efendi istemem, sevgili istemem, istemem… Fatih Sultan Mehmet

    Show more Show less
    6 mins