• Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment

  • Jul 20 2024
  • Duración: 17 m
  • Podcast

Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment  Por  arte de portada

Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment

  • Resumen

  • Fluent Fiction - Turkish: Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.org/heroic-encounter-at-the-istanbul-museum-a-life-saving-moment Story Transcript:Tr: İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde yaz günüydü. Müze, geniş cam pencereleri sayesinde güneş ışığıyla doluydu.En: On a summer day at the Istanbul Museum of Modern Art, the museum was bathed in sunlight thanks to its large glass windows.Tr: Boğaz'ın ışıldayan manzarası müzeye ayrı bir güzellik katıyordu.En: The sparkling view of the Bosphorus added a unique beauty to the museum.Tr: Emre, müzenin derinliklerinde araştırma yapıyordu.En: Emre was conducting research in the depths of the museum.Tr: Kendisi sanat tarihi uzmanıydı ve bir sergi üzerindeki araştırmasını tamamlamak istiyordu.En: He was an art history expert and wanted to complete his research on an exhibition.Tr: Gözüne hiçbir şeyden kaçmıyordu, her detayı dikkatle inceliyordu.En: Nothing escaped his notice, as he scrutinized every detail carefully.Tr: Sonra aniden Emre'nin nefesi kesildi.En: Suddenly, Emre's breath was cut short.Tr: Nefes alamıyordu.En: He couldn't breathe.Tr: Panikledi.En: He panicked.Tr: Cebinden inhalerını çıkardı fakat çalışmıyordu.En: He took out his inhaler from his pocket, but it wasn't working.Tr: Gözleri bulanıklaştı.En: His eyes became blurry.Tr: Dizlerinin üstüne çöktü.En: He collapsed onto his knees.Tr: Tam o sırada Leyla, başka bir galeride dolaşıyordu.En: At that moment, Leyla was strolling through another gallery.Tr: İstirahat döneminde olan bir tıp öğrencisiydi. Merakla müzeyi keşfetmek için dışarı çıkmıştı.En: She was a medical student on a break, exploring the museum out of curiosity.Tr: Leyla, Emre'nin zorlandığını fark etti.En: Leyla noticed that Emre was struggling.Tr: Çaresizce yardım çağırıyordu fakat ses çıkmıyordu.En: He was desperately trying to call for help, but no sound came out.Tr: Hemen koştu.En: She ran over immediately.Tr: "Merhaba? Yardım edebilirim mi?" diye sordu.En: "Hello? Can I help?" she asked.Tr: Emre'nin yüzü kızarmıştı ve gözlerinde korku vardı.En: Emre's face was flushed, and there was fear in his eyes.Tr: Leyla onun bir astım krizi geçirdiğini anlamıştı.En: Leyla realized he was having an asthma attack.Tr: Hızlıca düşünmeye başladı.En: She began to think quickly.Tr: "Yanınızda başka inhaler var mı?" diye sordu Leyla.En: "Do you have another inhaler with you?" Leyla asked.Tr: Emre başını sallayarak hayır dedi.En: Emre shook his head, indicating no.Tr: Leyla paniğe kapılmadan çantasını karıştırdı.En: Leyla rummaged through her bag without panicking.Tr: İlk yardım eğitimi almıştı fakat burada malzemeleri yoktu.En: She had received first aid training, but she didn't have any supplies with her here.Tr: Emre'nin nefesi gittikçe zayıflıyordu.En: Emre's breathing became weaker.Tr: Leyla sakin kalmalıydı.En: Leyla had to stay calm.Tr: "Hadi, konsantre ol," diye kendi kendine konuştu.En: "Come on, concentrate," she said to herself.Tr: Emre'yi yere yatırdı, sırtını dikleştirdi.En: She laid Emre down and straightened his back.Tr: "Derin nefes al, kontrollü nefes ver," diye tekrarladı.En: "Take a deep breath, exhale slowly," she repeated.Tr: Emre gözlerini yumdu, Leyla'nın talimatlarına uymaya çalıştı.En: Emre closed his eyes and tried to follow Leyla's instructions.Tr: Hastane çağırmaları gerekiyordu fakat bu kriz kontrol altına alınmalıydı.En: They needed to call a hospital, but first, they had to get this crisis under control.Tr: Bir süre sonra Emre'nin nefesi yavaş yavaş düzeldi.En: After a while, Emre's breathing gradually improved.Tr: Gözlerini açtı ve Leyla'ya baktı.En: He opened his eyes and looked at Leyla.Tr: Gözlerinde teşekkür vardı.En: There was gratitude in his eyes.Tr: Leyla derin bir nefes aldı, şimdi kendisi de daha rahatlamıştı.En: Leyla took a deep breath; she also felt more at ease now.Tr: Emre'ye gülümsedi.En: She smiled at Emre.Tr: "Senin iyi olduğunu görmek güzel," dedi.En: "It's good to see you're okay," she said.Tr: Biraz dinlendikten sonra Emre, Leyla'ya araştırmasını anlattı.En: After resting for a bit, Emre told Leyla about his research.Tr: Birlikte sergiyi gezdiler ve Emre çalışmalarını Leyla'ya gösterdi.En: They toured the exhibition together, and Emre showed his work to Leyla.Tr: Leyla da Emre'ye tıp öğrencisi olduğunu anlattı ve krizi nasıl yönettiğini paylaştı.En: Leyla shared that she was a medical student and explained how she managed the crisis.Tr: İkisi de birbirine minnettar kaldı.En: They both remained grateful to each other.Tr: Olayın ardından Emre, insanlardan yardım almanın önemini anladı.En: After the incident, Emre understood the importance of seeking help from others.Tr: Leyla ise acil ...
    Más Menos
activate_primeday_promo_in_buybox_DT

Lo que los oyentes dicen sobre Heroic Encounter at the Istanbul Museum: A Life-Saving Moment

Calificaciones medias de los clientes

Reseñas - Selecciona las pestañas a continuación para cambiar el origen de las reseñas.