Showing titles in Turkey

El Imperio Otomano se alió con Alemania y Austria-Hungría en la Primera Guerra Mundial. Esto resultó, entre otras consecuencias catastróficas, en la guerra que duró dos años más de lo que debería, las dos revoluciones rusas de 1917 y la dictadura bolchevique, el genocidio del pueblo armenio, quince millones de muertos y el desmembramiento del Imperio Otomano, con el nacimiento de una miríada de nuevos Estados en Oriente Medio cuya inestabilidad social, económica y política sigue sin resolverse un siglo después.

Napoleon Bonaparte’s Invasion of the Levant: The History and Legacy of the French Campaign in Syria chronicles one of the French leader’s most forgotten campaigns. You will learn about the French invasion of the Levant like never before.

The long agony of the “sick man of Europe”, an expression used by the Tsar of Russia to depict the falling Ottoman Empire, could almost blind people to its incredible power and history. Preserving its mixed heritage, coming from both its geographic position rising above the ashes of the Byzantine Empire and the tradition inherited from the Muslim Conquests, the Ottoman Empire lasted more than six centuries. Its soldiers fought, died, and conquered lands on three different continents, making it one of the few stable multi-ethnic empires in history, and likely one of the last.

The Ottoman Empire lasted more than six centuries. Its soldiers fought, died, and conquered lands on three different continents, making it one of the few stable multi-ethnic empires in history - and likely one of the last. Thus, it's somewhat inevitable that the history of its dissolution is at the heart of complex geopolitical disputes, as well as sectarian tensions that are still key to understanding the Middle East, North Africa and the Balkans.

La larga agonía del “hombre enfermo de Europa” , una expresión utilizada por el Zar de Rusia para describir la caída del Imperio Otomano, podía casi cegar a la gente de su increíble poder e historia. Preservando su herencia mixta, proveniente tanto de su posición geográfica que se elevaba sobre las cenizas del Imperio Bizantino como de la tradición heredada de las conquistas musulmanas, el Imperio Otomano duró más de seis siglos.

Per dieci secoli Costantinopoli è stata l'altra Roma. Poi, in una giornata di primavera del 1453, tutto è cambiato. Roma s'inabissava, nasceva Istanbul. Una città eterna, prodigiosa, inquieta. Un luogo del mondo dove è possibile incrociare le storie di imperatrici belle e crudeli, di sultani folli e saggi, di schiave e avventurieri. Storie piccole e grandissime ritrovate e raccontate da un autore capace, come raramente accade, di fondere in un unico sguardo sapere e meraviglia.

The Crusades are one of those dark chapters in history that we would rather forget, especially religious people. In name of the church, or other religions, like the Muslim faith, people killed, destroyed, looted, and burned cities to the ground. There is nothing “holy” about attacking and plundering, yet this is what they did. In this book, we’ll explore some of the most important crusades everyone should know about. You will learn to understand better why people started them, what drove them to continue, and what ended them.

Atatürk'ü en doğru ve en yalın biçimde herkese anlatabilecek tek kitap: Dersimiz: Atatürk. Tarih, savaşlarda düşmana galip gelen büyük komutanlarla dolu. Tarihte milletlerini daha ileriye götürmek için çalışan birçok önemli önder var. Ama hiçbiri Atatürk gibi anılmıyor, özlenmiyor. Tarih sayfalarında uyuyorlar. Çünkü aralarında Atatürk gibi hem vatanını düşmanlardan temizleyip yeni bir devlet kuran, hem milletini sömürüden, hurafelerden, ortaçağlılıktan kurtarıp çağdaş uygarlığa kavuşturan biri yok.

Bu roman, kendilerini, varlığının her zerresi ile Devleti Ebed Müddet'e adamış Osmanlılar'ın, serhadherdeki hikayesini anlatır. Şahısların hemen hepsi birer adsız kahramandır. İmparatorluğa sadakat ve nefsini pervasızca feda edişlerdeki şaşırtıcı büyüklükler, mübalağa gibi görünebilir. Fakat, Avrupa'daki Türk ihtişam ve gücünü başka türlü izah etmek de mümkün değildir. Osmanlı, "Büyük Dava"sını ancak böylesine sarsılmaz bir iman, zeka ve hareket seli içinde hakim kılabilirdi. Romanın kuruluşu, olayların sıralanışı ustaca ve çarpıcıdır.

Cumhuriyet, Türkiye Üçlemesinin üçüncü kitabıdır (birincisi Diriliş, ikincisi Şu Çılgın Türkler). Objektif bilim insanları Milli Mücadele ile başlayıp Cumhuriyet'le süren bu dönemi Türk Mucizesi diye adlandırıyorlar. Kitapta, Büyük Zafer'den Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna kadarki olaylar yer alıyor. Bir yanda cumhuriyetçiler var, öte yanda bu daha iyi, daha insanca, daha onurlu düzeni istemeyenler. Ders ve ibret verici, uyarıcı bir dönem.

Balıkçı'nın kitaplaşmamış yazılarından derlenen bu yapıt, bir yandan yurdumuzun tarih, sanat ve uygarlığını sergilerken, öte yandan Anadolu birikiminin nesnel temellerine ışık tutuyor. Halikarnas Balıkçısı'nın birbirinden ilginç düşünce yazılarını bir araya getiren Merhaba Anadolu'dan tadımlık: “Anadolu'da açılan özel bankaların garip gelenekleri vardı. Bankalar şairlere bankalarıyla ilgili şiirler sipariş ederlerdi. Bu şiirler bankaların kapılarına asılırdı. Bu yolla bankaların sanatçılara da yardımları dokunurdu. Şimdi de bankaların sanatçılara yardımları olmuyor değil…”

Elvan Pektaş Deniz’in, Mustafa Kemal’in kaleminden yazılmış mektuplar şeklinde, onun sözlerine sadık kalarak aktardığı bir kitap Yarın Cumhuriyeti İlan Ediyoruz! Her yaştan okuru, İzmir’in kurtuluş heyecanından Cumhuriyetin kuruluşuna kadar olan sürece tanık olmaya çağırıyoruz.

Attilâ, Peyami Safa'nın yegâne tarihî romanıdır. Peyami Safa bu romanıyla, Attilâ gibi büyük bir Türk cihangirinin devrine ve kişiliğine ilk defa bir Türk gözüyle bakmış, Batı dünyasının “geçtiği yerde ot bitmez” diye karaladığı bir devlet adamı ve kumandanını Türk gözüyle tasvir etmiştir. Peyami Safa, Attilâ'yı yazarken yabancı kaynaklardan ve özellikle Bizans tarihçilerinin verdiği bilgilerden oldukça istifade etmiştir. Çelik iradeli, demir disiplinli bu Türk hakanının yalnızca bir devlet adamı ve kumandan olarak değil, şahsî ilişkilerde yumuşak huylu.

Se Atatürk volle una Turchia laica e occidentale, oggi Erdogan va nella direzione opposta. Il paese sta assistendo infatti a una rapidissima reislamizzazione, segno che ottant'anni di laicismo di stato non hanno mai scalfito davvero l'islamismo delle masse. Dopo il recente golpe mancato, impadronitosi di ogni apparato statale, abbandonato ogni discorso europeo, Erdogan mira a far diventare la Turchia leader di un'area vastissima (che ricalca quella dell'antico impero ottomano) e paese guida dei sunniti.

Even before World War II, there was a genocide. We are talking about the Armenian deportations that killed between one and two million innocent civilians, an atrocity the Turkish government still doesn’t fully acknowledge. At the time of World War I, the Armenian genocide led to the organized death of around one million ethnic Armenians. The Ottoman Empire was collapsing, and in a cruel act of desperation and vengeance, they decided to take out their empirical frustrations on the Armenians. It became one of the ugliest faces of the First World War in history.

Die Türkei wird zu ihrem hundertsten Geburtstag im Oktober 2023 Atatürk, den "Vater der Türken", feiern und zugleich–offiziell zumindest–Präsident Erdogan applaudieren, der eine Neue Türkei geschaffen hat. Günter Seufert und Christopher Kubaseck beschreiben eindrucksvoll, wie Erdogan das Land umpolt zu einem autoritären Staat, der sich nach innen zunehmend islamisch gibt, nach außen seine Einflusszonen vergrößert und keinen Konflikt scheut.

It doesn’t seem like Enver Pasha was a good man. His war crimes caused the deaths of millions of innocent citizens. Sure, during a war and a collapsing empire, you try to do what you can to stop losing, but I doubt anyone in their right mind can justify his actions, which included the slaughter of minorities in the Ottoman Empire during World War One, and even the Armenian Genocide. And to this day, the Turkish government is still somewhat reluctant to acknowledge the severity of that historical atrocity.

In 1393, the Tsar of Bulgaria, Ivan Shishman, defended Nicopolis in a last stand against the invading Ottoman Empire, but the well-known battle named after the town occurred in 1396, when an army of knights from all over Europe faced an Ottoman army. This battle is famous for representing the last time that Christian Europe (or, at least, most of it) united under a single banner to fight a common foe, and the military venture is often called the Last Crusade.

En términos de geopolítica, quizás el acontecimiento más importante de la Edad Media fue el exitoso asedio otomano de Constantinopla en 1453. La ciudad había sido una capital imperial ya en el siglo IV, cuando Constantino el Grande cambió el centro de poder del Imperio Romano, estableciendo efectivamente dos mitades casi igualmente poderosas del imperio más grande de la antigüedad. Constantinopla seguiría siendo la capital del Imperio Bizantino incluso después de que la mitad occidental del Imperio Romano se derrumbara a finales del siglo V.

Suleiman the Magnificent: The Life and Legacy of the Ottoman Empire’s Most Famous Sultan chronicles Suleiman’s life and accomplishments and the massive impact he had on his empire and the world around him.